Gaye Coşkun: Şilebezi

Gaye Coşkun: Şilebezi

ALTSO Başkanı Eray Erdem geçen hafta canlı yayın konuğumdu ve Alanya’ya ilişkin önemli önermeleri oldu.İz bırakan cümlesi kentin 1 yıl nadasa bırakılması gerektiğiydi. 1 yıl sadece iyileştirmeye harcanmalı, Alanya markası pazarlanmalı ama geri döndüğünde bambaşka bir Alanya olmalı görüşü ilk başta çılgınca gelse de, doğru.Alanya’nın özgünlüğe, özelliğe ihtiyacı var.Erdem’in yeni ve özgün Alanya’yı işaret eden sözlerinden sonra aklıma yine çocukluğumun Alanyası geldi.Su kabağı ve şilebezi gömlek-elbise satan turistik esnaflar vardı. Damlataş Caddesi’nde rahmetli Nermin Adalı’nın dükkanında bolca satılırdı. Askılarda beyaz-mavi şilebezi gömlekler, hem sıcak iklime karşı sağlıklı bir kumaş seçeneği olarak, hem de özgünlüğü ile dikkat çekerdi. Şimdilerde bunu yaşatabilen var mı? bilmiyorum.Bunları düşünürken sosyal medyada önüme Okurcalar Çarşısı’nda yaşanan olay düştü. Kaçanlar-kovalayanlar ve silah sesi. Turizmin asla tahammül edemeyeceği bu sahne ne yazık ki turistik çarşıda yaşanıyor!Sanırım son 15 yılda her sezon imitasyon ürün takibi yapıldı. Ama bu kadar gürültülüsü olmamıştı. Olayın neden ve sonuç ilişkini biraz daha araştırdıktan sonra başka bir yazıda irdelemek isterim.Bugün dikkat çekmek istediğim ise; taklit ürünlerin satıldığı dükkanlar sadece ünlü markaları değil kendilerini de taklit ediyor.Bütün dükkanlar birbirinin aynı. Renkler, modeller, mankenler, ürünlerin dizilişi, her şey o kadar birbirine benziyor ki; depo gibi görünen bu dükkanlara turist olsam girmem. Yerli halk zaten girmiyor.Başa dönecek olursak, tıpkı ALTSO Başkanının dediği gibi önce özgünleşmeliyiz. Neden kendi markamızı yaratmıyoruz? Polo yaka tişörtler Alanya markası ile pazarlanamaz mı? Mesela Alanya ipeği ya da şilebezi tişörtleri satılamaz mı?Yazımı Alanya’da bunu başarmak için yola çıkan Hakan Hatipoğlu’ndan söz ederek bitirmek isterim. Yazının içine bıraktığım fotoğrafa lütfen dikkatle bakın. Alanya Turizm Kültür ve Sanat Festivali’nde dünyaca ünlü Gipsy King gurubu Hakan Beyin hediye ettiği; üzerinde tropik ürünlerin bulunduğu renkli gömlekler ile sahneye çıktı. Fotoğraf öyle güzeldi ki merak edip sordum, Hakan Bey de anlattı.İlk kez İstanbul’da gördüğü bu gömlek kumaşlarını çok beğendiğini, sonra bunu geliştirerek Alanya’nın tropik ürünlerini desenlediği o müthiş gömlekleri yaptırdığını söyledi.Müthiş bir girişim.Havai Gömleklerin yaz mevsimini temsil ettiğini, tüm dünyada geçerli bir sembol haline geldiğini düşünürsek Hakan Beyin girişimciliği de Alanya’nın özgünlüğüne değer katacak ve belki de gelecekte dünyaya yayılacak bir adım olabilir.Alanya’nın tropik büfelerinde meyve suyu içerken hemen yanında satılan bu sevimli gömleklerden edinmeyi kim istemez?Değişim başlayacaksa buradan başlasın. Benzer dükkanlar yerine özgün butikler. Kumaşı, deseni, markası yerli ürünler ile işe başlayalım.Biliyor musunuz son yıllarda Alanya kuşağı dokuyan kalmadı. Hatta ipek koza çiçeğini belediye desteklemese yok olup gidecek.Markacılarla kavga etmek mi? ARGE’ye kafa yormak mı?

Kararı siz verin.

Kaynak: https://www.alanyapostasi.com.tr/silebezi